Çukurovalıyım
Çukurovalıyım, Toros dağlıyım,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Gâvur dağlarından, Adanalıyım,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Pozantı’dan beri, yolum ateştir,
Yakanım yar değil, ha şu güneştir.
Sevdiğim el olmuş, dostlar kalleştir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Bağrıma bastığım, el oldu bana,
Çıkmaz sokaktayım, dönsem ne yana.
Sözüm sana değil, anlamayana,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Tekir Yaylası’ndan, biçtirdim kaftan,
Yararlanıp çıktım, daha dün aftan.
Giyindiğim urba, yırtık çarşaftan,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Mahfesığmaz’ında, önüm kesilir,
Belâ başa gelse, ölüm sezilir.
Boğazımdan şırdan, gitmez dizilir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
İki dirhem, bir çekirdek canım var,
Damardan çekilen, bir de kanım var,
Mertliğin yolunda, giden yanım var,
Allah''tan büyüğü, var mı ki dayı?
Şerefsize şeref, katmak olmaz ki,
Sabiye-sübyana, çatmak olmaz ki,
Yanık bir yüreği, yakmak olmaz ki,
Allah''tan büyüğü, var mı ki dayı*
Meyan şerbetine, tatlı suyum yok.
Namerde kalkacak, sağlam kolum yok,
“Uzanam Allah’a”, dedim, boyum yok,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Bükülmez bileğim, bükülür oldu,
“Yar” dedim yüreğim, sökülür oldu.
Kahırdan diz bağım, çözülür oldu,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Karataş’tan aşım, zehirle gelir,
Pamukta köroğlum, su gibi erir,
Dua et Allah’a, verdi mi verir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Küçük saat, büyüğüne aldırmaz,
Kanal boyu bana, kebap sattırmaz,
Alnıma kimseler, “yiğit” yazdırmaz,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Acının deryası, benden sorulur,
Ekmeğime acı, katık yoğrulur.
Sırtımdaki dertler, bitmez doğrulur,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Mehmet Cemal SAYDAM
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Gâvur dağlarından, Adanalıyım,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Pozantı’dan beri, yolum ateştir,
Yakanım yar değil, ha şu güneştir.
Sevdiğim el olmuş, dostlar kalleştir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Bağrıma bastığım, el oldu bana,
Çıkmaz sokaktayım, dönsem ne yana.
Sözüm sana değil, anlamayana,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Tekir Yaylası’ndan, biçtirdim kaftan,
Yararlanıp çıktım, daha dün aftan.
Giyindiğim urba, yırtık çarşaftan,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Mahfesığmaz’ında, önüm kesilir,
Belâ başa gelse, ölüm sezilir.
Boğazımdan şırdan, gitmez dizilir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
İki dirhem, bir çekirdek canım var,
Damardan çekilen, bir de kanım var,
Mertliğin yolunda, giden yanım var,
Allah''tan büyüğü, var mı ki dayı?
Şerefsize şeref, katmak olmaz ki,
Sabiye-sübyana, çatmak olmaz ki,
Yanık bir yüreği, yakmak olmaz ki,
Allah''tan büyüğü, var mı ki dayı*
Meyan şerbetine, tatlı suyum yok.
Namerde kalkacak, sağlam kolum yok,
“Uzanam Allah’a”, dedim, boyum yok,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Bükülmez bileğim, bükülür oldu,
“Yar” dedim yüreğim, sökülür oldu.
Kahırdan diz bağım, çözülür oldu,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Karataş’tan aşım, zehirle gelir,
Pamukta köroğlum, su gibi erir,
Dua et Allah’a, verdi mi verir,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Küçük saat, büyüğüne aldırmaz,
Kanal boyu bana, kebap sattırmaz,
Alnıma kimseler, “yiğit” yazdırmaz,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Acının deryası, benden sorulur,
Ekmeğime acı, katık yoğrulur.
Sırtımdaki dertler, bitmez doğrulur,
Allah’tan büyüğü, var mı ki dayı?
Mehmet Cemal SAYDAM
OKUYUCU YORUMLARI